Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığı ile 22-26 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarında (SAHA EXPO 2024), savunma ve teknoloji alanında yeni ürün ve uygulamalar gün yüzüne çıkacak.
Savunma ve havacılık sektöründe girişimci kimliğiyle tanınan Uğur Coşkun tarafından 1 yıl önce kurulan Ad Astra Technology Group (AATG), geçen sürede oluşturduğu ekosistemin imza attığı ürünlerle SAHA EXPO 2024’te boy gösterecek.
İLK KEZ TANITILACAK
AATG Holding bünyesindeki Quadrobotics ve TS Tech firmaları tarafından geliştirilen insanlı ve insansız araçlar ile bunların bir arada görev yaptığı kullanım konsepti ilk kez tanıtılacak.
Savunma sanayisindeki güncel ihtiyaçlar ve teknoloji dünyasındaki gelişimi dikkate alan TS Tech, hem insanlı hem de insansız olarak kullanılabilen çok hafif taktik tekerlekli araç ailesi geliştirdi.
TS Tech, ürün ailesinin ilk 4 üyesi ile ilgili çalışmalarını tamamladı. Bunlar, faydalı yük taşıma kapasitesine göre 1400, 1000, 600 ve 200 kilogramlık araçlardan oluşuyor.
Otonom hareket de edebilen araçlar, insanız kullanımda, metaverse teknolojilerini de içeren yeni nesil bir komuta kontrol uygulaması üzerinden yönetilebiliyor. Araçlar, IoBT (Internet of Battlefield Things / Muharebe Sahası Nesnelerinin İnterneti) altyapısı ile yeni nesil komuta kontrol ağlarına entegre olabiliyor, NATO Genel Araç Mimarisi ile uyumlu altyapıya sahip bulunuyor.
Araçlar, eklem bacaklı robotları, küçük boyutlu insansız kara araçlarını ve dronları taşıyan, onlarla birlikte görev yapabilen bir platformlar olarak geliştirildi. Böylece bu robot, araç ve dronlar, araçların doğal birer parçası olarak kullanılabilecek.
HAVADAN DA GİDEBİLECEK
Çok hafif taktik tekerlekli araç ailesi; C-130 uçağının ve CH-47 helikopterinin kabinine sığma, nakliye uçağından paraşütle atılabilme ve amfibi araçlarla nakledilebilme ya da nakliye helikopterleri tarafından askıda taşınabilme gibi avantajlara da sahip bulunuyor.
Araçlara; tanksavar silahlar, uzaktan komutalı silah istasyonları, kapı makineli tüfeği, mast üzerinde faydalı yükler ve benzeri sistemler entegre edilebiliyor. TS Tech, araçlarını; dizel yakıtlı, elektrikli ya da hibrit konfigürasyonlarda teslim edebilecek.
Araçların özel kuvvetler, komandolar, deniz piyadeleri, havadan indirme birlikleri gibi taktik ve stratejik seviyede hareket ihtiyacı olan birliklerin, muharebe etkinliklerini önemli ölçüde arttırması bekleniyor.
Robotlarla desteklenen araç konsepti için Holding bünyesinde diğer şirketlerin yeteneklerinden yararlanıldı. Bu kapsamda araçlarının tasarım aşamasındaki mühendislik faaliyetlerinde EDA Tasarım, insansızlaştırılmasında ise Oguzkagan Savunma’dan destek alındı. Araçlardaki eklem bacaklı robotlar ise Quadrobotics imzasını taşıyor. Kontrol birimi ise AATG Holding’in karma ve arttırılmış gerçeklik teknolojileri alanında çalışan iştiraki XRTG tarafından geliştiriliyor.
“SAVAŞ ORTAMININ TESLA’SI”
TS Tech Üst Yöneticisi Uğur Coşkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüz muharebe şartlarını inceleyip ihtiyaçları dikkate aldıklarını, robotların koordinasyonunu da içeren bir konsepti Türk savunma sanayisindeki yeteneklerle birlikte hayata geçirdiklerini söyledi.
Bu yapının merkezinde çok hafif taktik tekerlekli araçların yer aldığını ifade eden Coşkun, helikopterle taşınan, paraşütle atılabilen araçların özel kuvvetler veya ileri noktalardaki operasyon ihtiyaçları için hızla ulaştırılabileceğini belirtti.
Savaş alanında teknolojik üstünlük sağlayacak ürün ailesindeki araçların otonom kabiliyetine dikkati çeken Coşkun, şöyle konuştu:
“Aslında bakarsanız savaş ortamının Tesla’sı gibi düşünebilirsiniz. Savaş alanındaki bu araçlar düşman hattında veya düşmana yakın bir bölgede personeli bıraktıktan sonra evine geri dönebiliyorlar ya da savaş bölgesindeki insanları almak için bölgeye girebiliyorlar. Aynı zamanda mühimmat taşıyabiliyorlar. Tanksavar sistemlerini, roketleri, silah sistemlerini, büyük kalibreli silah platformlarını taşıyarak düşman hattına hızlı şekilde intikal edebiliyorlar. Böyle bir araçla bir tank sistemini devre dışı bırakabiliyorsunuz. Bu çevik bir üstünlük sağlıyor. Hızlı şekilde intikal yeteneği sağlıyor. Hava yoluyla bırakılabildiği için hızlı şekilde bölgeye intikal edebilmiş oluyorsunuz.
Quadrobotics markamız eklem bacaklı robotlara yoğunlaşmış durumda. 4 bacaklı robotlar, ilerleyen dönemde ise insansı robotlar ve 6-8 bacaklı örümcek robotlarla ilgili de çalışmalarımız olacak. Robokol ismini verdiğimiz bir Robot Karakol konseptimiz var. Onunla da bütünleşik bir sistem. Savaş alanındaki robotları yönettiğimiz bir yazılımla çalışıyoruz. Bu yazılım geliştirdiğimiz araçlarla entegre olacak. Bu yazılımla tüm robotları ve araçları bir filo halinde takip edebiliyoruz.”
Coşkun, robotlarla konuşabilen, onlarla görev yapabilen araçlar sayesinde belli bir noktaya kadar insanlı olarak kullanılan araçların, tehlikeli bölgeye gelindiğinde otonom olarak kullanılmaya devam edilebileceğini anlattı.
Aracın elektrik motorlu versiyonuyla ısı izi bırakmadan görevini icra edebileceğini vurgulayan Coşkun, motor seçeneği dahil araçların modüler olarak tasarlandığını ve ihtiyaca uygun her türlü değişikliğin, ekipman uygulamasının yapılabildiğini söyledi.
Kolay erişilebilir, maliyet etkin, yerli, isteklere göre şekillendirilebilir bir altyapı oluşturduklarını dile getiren Coşkun, şunları kaydetti:
İnsan ve robotun takım halinde çalışacağı yazılım altyapısıyla sistemi ürettik. Dünyada kabul görmüş, kendini ispatlamış konseptleri bir araya getirdik. Bize uygun olarak modifiye ettik ve bunu Türk mühendisleriyle, Türk savunma sanayinin etkin şirketleriyle birlikte yaptık. En büyük hedeflerimizden bir tanesi Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, gözbebeğimiz, ona bir an önce ürünlerimizi teslim etmek, arkasından da dünya pazarlarına açılmak ve Baykar’ın yaptığı gibi Türk sistemlerinin bir an önce yurt dışındaki orduların envanterine girmesini sağlamak. SAHA EXPO’da ürünlerimizi ilk defa sergileyeceğiz, çok heyecanlıyız.